AIDS Yaraları AIDS, HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) tarafından neden olunan, bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. HIV virüsü, vücuda girdikten sonra bağışıklık sistemini zayıflatarak çeşitli hastalıklara yol açar. HIV enfeksiyonu, soğuk algınlığı veya grip gibi yaygın hastalıklarla bazı belirtiler paylaşabilir. Ancak, HIV virüsü günlük yaşamda aynı odada bulunmak, aynı okulda okumak veya aynı havayı solumakla bulaşmaz. Sağlam deriden geçemez ve bu nedenle yalnızca belirli yollarla bulaşır. HIV’in Bulaşma Yolları
HIV’in birincil bulaşma yolu cinsel ilişkidir. Bu nedenle, HIV enfeksiyonu ciltte lezyonlar ve yaralara neden olabilir. Bu döneme frengi denir. Frengi döneminde cilt lezyonları kendiliğinden iz bırakmadan kaybolur ve hastalık sessiz bir döneme girer. Bu sessiz dönem, hastalığın yaşam boyu belirti vermeden devam edebileceği ya da üçüncü evreye geçebileceği bir dönemdir. Frengi, yıllar sonra çeşitli iç organlara zarar vererek tekrar ortaya çıkabilir. Bu evrede hastalık en fazla sinir sistemine zarar verir. Ayrıca eklemler, karaciğer, kalp ve damarlar gibi birçok organda yapısal ve işlevsel bozukluklara neden olabilir. AIDS yaraları, cinsel ilişki sırasında derideki çatlaklardan bulaşır. Bulaşmanın ardından küçük ve ağrılı sivilce kümeleri ortaya çıkar. Daha sonra bu sivilceler birleşir ve yaklaşık 0,5 cm çapında yaralar meydana getirir. Görünüşü dudaktaki uçuk gibidir. Bazen bu yaralar kendiliğinden iyileşebilir ancak virüs vücutta bir kez yerleştikten sonra hayat boyu tekrarlayan uçuk ataklarına sebebiyet verebilir. AIDS Yaralarının Tedavisi Tıpta gelişmeler üzerine HIV virüsünün iyileşme süreci yaklaşık bir haftada tamamlanabilir. Ancak bazı durumlarda yaraların geç iyileşmesi, yaraların kabuklanması veya kapanmaması başka hastalıkların işareti olabilir. Bir yaranın meydana geldiği yer, ne kadar süredir devam ettiği ve kanamanın olup olmadığı gibi durumlar önemli kriterlerdir. Bu hastalıklar arasında:
Bu yüzden vücutta çoğalmasını önleyici tedavi yöntemleri mevcuttur. Tedavinin amacı bağışıklık sistemindeki bozulmayı engellemektir. Eğer bağışıklık sistemi önceden bozulmuşsa, yenilenmesi sağlanır. Kandaki virüs miktarı testlerle saptanır ve bu düzeyin en altına indirilip burada tutulması hedeflenir. Tedavinin bir başka yararı da bulaştırıcılığın azalmasıdır. Viral tedavi ile düşürüldüğü zaman HIV enfeksiyonunun diğer insanlara bulaşma olasılığı yok denecek kadar azalır. Özellikle anneden bebeğe HIV virüsü geçiş oranı oldukça düşer. Uzun süreli ilaç kullanımı ile vücut direnç gösterir ve virüs bulunan kan hücreleri bağışıklık sisteminin yardımıyla yok olur. Neticede kandaki virüs miktarı oldukça azalır. Böylece üremesi durdurulan virüsler çoğalıp başka hücrelere geçiş yapamaz ve hastalığın ilerlemesi önlenmiş olur. |